-

Gözden kaçırmayın

Bağımsız Belgesel Yapımcı Darcy Weir ile RöportajBağımsız Belgesel Yapımcı Darcy Weir ile Röportaj

Sardinya'nın gözde arkeolojik alanlarından biri olan Monte d'Accoddi, yaklaşık M.Ö. 4300 yılına tarihlenmektedir. O dönemler Ozieri kültürüne ait köylere ev sahipliği yapan bu kutsal alan, ritüel ve dini uygulamaların merkezi olmuştur. Ziyaretçilerini antik dönemlerin izleriyle buluşturan bu yer, güçlü bir mirasa sahiptir.

Monte d'Accoddi, iki antropomorfik stele ile dikkat çekmektedir. Bu taş oymalar, insan figürlerini tasvir ederek derin dini anlamlar taşımaktadır. Birincil Stele, ikinci sunağın kalıntılarında bulunmuş olup, spirallere sahiptir ve bu spirallerin ilahi döngüleri temsil etmesi muhtemeldir. İkincil Stele ise, orijinalinin Museo Sanna, Sassari'de bulunduğu bir kopyadır ve aşırı belirgin göğüslere sahip bir kadın figürünü içermektedir. Bu figür, doğurganlık ve kutsallığı simgeler.

Monte d'Accoddi'deki Omphalos, büyük yarım küre biçiminde bir taş olup, dünyanın "naveli" ya da kutsal merkezi olarak temsil edilmektedir. Küçük çekiç benzeri aletler ile oluşturulan dokusu, bu taşın dini bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. Sunağın yanında konumlandırılmış olan bu öğe, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki ritüellerde merkezi bir unsur olmuştur.

4,5 metre yüksekliğinde ve altı ton ağırlığındaki Menhir, altarın öncesindeki Ozieri kültürüne dayanan bir taş yapısıdır. Genellikle ilahi ve erkek gücünü temsil eden bu taş, yatan halde bulunmuş ve çevresinde kurbanları işaret eden yakılmış taşlar ve hayvan kemikleri tespit edilmiştir. Yakınındaki kumtaşı ve kireçtaşı Menhir'leri, erkek ve dişi tanrıları temsil ederek alanın doğurganlık ritüellerindeki ruhsal önemini vurgulamaktadır.

Monte d'Accoddi'nin en ikonik özelliği olan altar, Mezopotamya zigguratlarına benzemektedir. Uzun bir rampa ile birlikte büyük dikdörtgen bir platformdan oluşmaktadır ve başlangıçta dini törenler ile kurbanlar için kullanılmıştır.

İlk altar, Kırmızı Tapınak olarak adlandırılmakta olup, beş metre yüksekliğinde, kırmızı boyalı duvarlar ve zeminler ile kaplanmıştır. Burada gerçekleştirilen ritüellerin kurban tekliflerini içerdiği düşünülmektedir. Üzerinde hâlâ var olan büyük bir levha, sunular için kullanılmıştır ve altında yer alan doğal bir drenaj, sıvıları yer altı boşluğuna yönlendirmiştir.

Bir yangından sonra, altar büyük taş bloklar ile genişletilmiştir. Yeni tasarımda daha yüksek bir platform ve güçlendirilmiş bir rampa ile beraber, daha önceki yapıyı kapsayan bir yapı görülmektedir. Neolitik Tarım Çağı'nda ritüel için önemli bir alan olarak işlevine devam etmiştir.

Altar, büyük ihtimalle toplumsal kurbanlar ve sunular için bir alan olarak kullanılmıştır. Bulunan hayvan kemikleri ve çömlek parçaları, sık sık yapılan ziyafetlere işaret etmektedir. Tasarımı, ilahi güçlerle bağlantıyı vurgular nitelikte olup, alan aynı zamanda bir ibadet ve tören alanı olarak hizmet vermiştir.

Monte d'Accoddi’nin mimarisi, Mezopotamya zigguratları ile paralel olup, tanrılara bir yükselişi simgelemektedir. Yüksek noktasında gerçekleştirilen ritüeller tüm halka görünür şekilde olmuştur, bu da kutsallığını pekiştirmektedir. Altar, Maden Çağı'nda terk edilene kadar aktif kalmıştır.

1980'lerde gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları, ziyaretçilere bu kutsal alanın görkemini deneyimleme imkânı tanımaktadır. Geometrik düzensizlikler ve restorasyon bulguları, Monte d'Accoddi’nin başlangıçta düşünüldüğünden daha karmaşık bir tasarıma sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Bu alanın, özellikle Mezopotamya ile olan bağlantıları, akademisyenler için hâlâ büyüleyici bir konu olma özelliğini sürdürmektedir.

Monte d'Accoddi, Sardinya’nın antik sakinlerinin manevi ve ritüel uygulamalarına bir tanıklık niteliği taşırken, onların inançları ve ilahi ile olan bağlantılarına dair eşsiz bir bakış sunmaktadır.